Efes Antik Kenti: Antik Çağın Kalbine Yolculuk

22.06.2017
Efes Antik Kenti: Antik Çağın Kalbine Yolculuk

Tahmini olarak M.Ö 6.000 yılları civarında kurulduğu düşünülen Kentin tarih sahnesindeki yerine bakıldığında Antik Dünyanın önemli uygarlıkları tarafından bilim, kültür ve sanat merkezi olarak kullanıldığını görülmektedir. İlk olarak Tunç Çağı’nın sonunda Kaystros Nehri’nin halicinde kurulmuştur ancak zamanla suların çekilmesi, sellerin sebep olduğu yıkımlar ve dönemlerinin hükümdarlarının isteği üzerine şehrin sakinleri tarafından sahil yolu takip edilerek daha batıya taşınmıştır.

Unesco tarafından 2015 yılında 22 yıllık bir başvuru sürecinin ardından Dünya Mirası Listesi’ne alınan Efes aynı zamanda Antik Dünya’nın 7 Harikasından olan Artemis Tapınağı’nı da sınırları içerisinde bulundurmaktadır. Helenistik Dönemden ve Roma Döneminden kalma yapılardan oluşan Efes Antik Kenti’nde bulunan önemli yapıların başında Celsus Kütüphanesi ve Büyük Tiyatro gelmektedir. Aynı zamanda Arkadiana (Liman Caddesi), Meryem Kilisesi, Mermer Cadde, Aşk Evi, Kuretler Caddesi, Yamaç Evler, Skolastika Hamamı, Hadrian Tapınağı, Domitian Tapınağı, Prytaneion (Belediye Binası) ve Odeon da sınırları içerisinde gezilebilecek önemli tarihi yerlerdir.

Antik Çağ’da Doğu ile Batı’yı buluşturan bir liman kenti olan Efes, günümüzde İzmir’in Selçuk ilçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Selçuk’tan 3,5 kilometre, Kuşadası’ndan 19 kilometre ve İzmir’den 83 kilometre uzaklıkta bulunan tarihi mekana en yakın havalimanı İzmir Adnan Menderes Havalimanı iken en yakın tren istasyonu ise Selçuk’ta bulunmaktadır.

Efes Antik Kenti Kuruluş Efsanesi

Cilalı Taş Dönemi’nin günümüze kadar gelmeyi başarabilen en önemli örneklerinden biri olan Efes Ephesus, Ephesos isimleriyle de bilinmektedir. Antik Kenti’nin kuruluşuyla ilgili iki efsane bulunmaktadır.

Amazonlar Efsanesi

Kuruluşuyla ilgili efsanelerden ilki kadın savaşçılardan oluşan Amazonlar kabilesine dayanmaktadır. Efsaneye göre Truva Savaşı’nın ardından Amazonlar güneye inmiş ve şehri kurmuşlardır. Bir kısım tarihçilere göre ismini şehrin kraliçesi Ephesia’dan almıştır. Diğer görüşe göre ise isminin Ana Tanrıça Kenti anlamına gelen Apasas kelimesinden türetildiği düşünülmektedir.

İyonya Prensi Efsanesi

Efsanelerden ikincisi İyonya Prensi Androclos’a dayamaktadır. Bu efsaneye göre Prens yeni bir Yunan yerleşimi kurmak istemiş ve bunun için uygun bir yerleşim yeri bulmak amacıyla da Delphi Kahinlerini (Antik Yunan’da Apollon’a bağlı bir tapınakta yaşayan, defne yaprakları aracılığıyla geleceği gören bakire kahinler.) ziyaret etmiştir. Delphi kahinlerinin ona verdiği kehanette aradığı yeri ona bir yaban domuzuyla balığın göstereceği söylenmiştir.

Androclos kehanetin gerçekleşmesini beklediği günlerden birinde ateşte balık kızartır, balık tavadan fırlayarak çalılıklara gider ve çalılıkları tutuşturur, bu ateşe de bir yaban domuzu gelir. Bunun üzerine de Androclos çalılıkların durduğu yere ikinci kez kenti kurmuştur.

Efes Antik Kenti Tarihçe

Antik zamandan gelen iki tane kuruluş efsanesi bulunan Efes’te ilk yerleşimin başlaması aslında sanılandan daha eskidir. Efsanelerde karşımıza ilk önce bir Amazon şehri olarak kurulduğu çıkmaktadır. Kentin ilk sakinlerinin Karya’lılar ve Leleg’lerin olduğu düşünülmekte, ikinci kez İyonya Prensi Androclos tarafından kurulmuş olma ihtimali oldukça yüksektir.

Öte yandan, yapılan arkeolojik araştırmalar doğrultusunda bölgede milattan önce iki bin yılı sonlarına kadar bir yerleşimin bulunduğu kanıtlanmıştır. Arkeologlar yaptıkları araştırmaları göz önüne alarak Efes’in aslında Hitit kaynaklarında yer alan Arzawa’nın başkenti olan ve bugünkü Ayasuluk tepesinin eteklerinde yer alan haliçte kurulan Apasa şehri (Yaklaşık olarak Milattan önce 1500 ile 1400 yılları arasında) olduğunu düşünmektedirler. Eğer bu araştırmalar doğruysa genel kanının aksine yalnızca Ege, Miken ve Girit şehri olmanın dışında aynı zamanda Hitit İmparatorluğunun egemenliği altında da bulunmuştur.

Araştırmalar doğrultusunda arkeologlar ilk kurulan şehrin limanının zamanla alüvyonlarla dolması sonucunda terk edildiğini düşünmektedir. Milattan önce 1000 yıllarına gelindiğinde ise deniz aşırı yerlerde yeni yerleşimler arayan ve tarihçiler tarafından çoğunlukla ‘deniz insanları’ olarak adlandırılan Yunanlar bölgeye gelmiş ve ikinci Efes şehrini kurmuşlardır.

Yunan Dönemi

İkinci kez İyon Prens Androclos tarafından kurulmuştur. Daha önceden de bahsettiğimiz üzere İyonyalı Prensin bu bölgede yerleşim kurması bir kehanete dayanmaktadır.

Bir Yunan birliği şehri olan Efes Kenti Antik Çağ’da Akdeniz Dünyasının en zengin kentlerinden biriydi. Özellikle deniz ticareti açısından oldukça verimli bir haliçte yer almaları ve dönemin ileri gelen liman kentlerinden biri haline gelmelerinin yanında aynı zamanda bilim ve sanat anlamında da döneminin en gelişmiş şehirlerinden biriydi.

Öğrenme ve bilime ulaşma konusunda kadın ve erkek arasında fark gözetmeme açısından dönemindeki diğer şehirlere oranla çok daha gelişmiştir. Kazılar ve araştırmalar sonucunda elde edilen bilgiler ışığında kadınlara ve erkeklere eşit haklar verildiği bilindiği gibi aynı zamanda kadın sanatçıların, ressamların, heykeltıraşların hatta öğretmenlerin de kayıtları bulunmaktadır.

Pers Dönemi

Anadolu’nun Fars (Pers) egemenliği altına girmesiyle birlikte (Milattan önce 546) bu durumdan etkilenen şehirlerden biri oldu. Ancak önemli bir liman şehri olduğu için, Pers işgali altında dahi zenginliğini korumayı başardı hatta daha da zenginleşti. Sokakları döneminin neredeyse hiçbir şehrinde olmayan bir biçimde kandillerle aydınlatıldı.

Milattan önce 5. Yüzyılda diğer İyon Kent devletleri (Yunan) Pers yönetimine karşı isyan etseler de yönetim bu isyanda tarafsız kalmayı tercih etti. Bu sebeple de diğer İyon kentleri Persler tarafından yıkıma uğratılsa da kent tarafsız kalmayı seçtiği için bu yıkımdan etkilenmedi.

Helenistik Dönem

Milattan önce 334 yılında Büyük İskender’in Persleri yenmesi üzerine Efes’te Helenistik dönem başlamış oldu. Büyük İskender’in Milattan önce 332 yılındaki ölümüyle birlikte de İskender’in generallerinden biri olan Lysimachus şehrin yönetimine geçti ve ismini Arsioenia (Eşinin ismi) olarak değiştirse de ölümünün ardından şehrin ismi yeniden değiştirildi.

Lysimachus Efes’in ilk kurulduğu Kyastros Nehrinin alüvyonlardan dolayı dolmasıyla birlikte şehrin yerini değiştirmeyi önerdi. Şehrin sakinleri ilk etapta bu fikri kabul etmeseler de Lysimachus ekonomik açıdan şehri korumak istediğini söyleyerek kanalizasyon giderlerini kapattırdı ve eski şehre kirli suyun dolmasına neden olarak şehir halkının bugünkü kalıntıların sahibi olan Efes Şehri’ne taşınmalarını sağladı. Şu anki kalıntılar bu sebepten dolayı Helenistik Döneme aittir.

Lysimachus’un ölümüyle birlikte Seleuskos İmparatorluğu’nun egemenliği altına, Milattan önce 263 ila 196 yılları arasında ise Mısır tarafından yönetildi. Milattan önce 190 yılları civarında ise Pergamon (Bergama) tarafından hakimiyet altına alındı.

Roma İmparatorluğu Dönemi

Roma Hakimiyetine girmesi ve zenginleşmesi

  • Milattan önce 129 yılına gelindiğinde Pergamon Kralı Attalos’un ölümü üzerine Roma İmparatorluğu’nun hakimiyetine geçti. Pergamon Kralı sağlığında şehrin idaresini miras olarak Roma İmparatorluğu’na bıraktığı için ölümünün ardından Romalılar bir Asya Eyaleti olarak şehri kendi egemenlik alanlarına kattılar.
  • Roma İmparatorluğu dönemi şehrin en gelişmiş ve refah seviyesi yüksek dönemini oluşturmaktadır. Özellikle Ceasar Augustus (Gaius Julius Ceasar Octavianus, Milattan önce 27 ile Milattan sonra 14 yılları arasında hüküm süren Roma İmparatorluğunun ilk İmparatoru ve Ağustos ayının isim sahibi) döneminde yapılan reformlar sayesinde Roma’nın en zengin şehirlerinden biri haline geldi.
  • Roma İmparatorluğu döneminde büyük bir yenilenme ve değişiklikten geçmiştir. Büyük Tiyatro, Celsus Kütüphanesi, Agora ve su kemerlerinin çoğu Augustus döneminde inşa edilmiştir. Helenistik Dönemden kalma yapılar yenilerek güçlendirildi. Yamaç Evler bu dönemde yapıldı ve şehrin zenginliğini bir kez daha gözler önüne serdi.
  • Roma İmparatoru Tiberius Ceasar döneminde (Milattan sonra 14 ile 26 yılları arasında hüküm siren 2. Roma İmparatoru) ise bir liman kenti olarak geliştirildi ve bölgenin deniz ticaretine katkı sağlaması adına limanda bir ticaret bölgesi açıldı.
  • Bu dönemde şehir önemli bir ticaret merkezi haline gelerek Asya eyaletinde benzersiz bir maddi güce sahip oldu. Özellikle kültür ve felsefe merkezi olarak da tanınarak döneminin ileri gelen düşünür ve felsefecilerinin yetiştirildiği şehir oldu.

Ticarette gerilemesi

Ticarette gerilmeye başlaması da yine Roma İmparatorluğu dönemine denk gelmiştir. Limanın bulunduğu konum eski şehirde de olduğu gibi alüvyonla dolmaya başlamıştır. Dönemin İmparatoru Hadrianus dolan limanı birkaç kez boşalttırsa da kaçınılmaz sona engel olamamıştır. İleri dönemlerde liman tamamen dolmuş ve Efes denizden uzak bir şehir haline gelmiştir.

Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu Dönemi

1304 yılıyla birlikte Selçuklu Türkleri tarafından alınarak Türklerin eline geçse de Hristiyanlık için önemini yitirmedi. Ekonomik zorluklara yaşanmaya devam etse de şehirde özellikle Selçuklu Devleti zamanında kısa bir büyüme ve inşaat dönemi yaşanmıştır. Ancak kent 1402 yılında Timur emrindeki Moğolların saldırısına uğrar.

15. Yüzyıla gelindiğinde ise Osmanlı tarafından fethedilir. Selçuklu döneminde başlayan refah dönemi 15. Yüzyılda da devam etse de yüzyılın sonuna doğru büyük bir ekonomik gerileme yaşandı ve şehrin neredeyse tamamı terk edildi. 17. Yüzyılda ise yalnızca yüz kişinin yaşadığı şehir sıtma hastalığı sebebiyle tamamen terk edildi.

Günümüz Türkiye’si

Dünya’da en çok tanınan antik kentlerinden biri olan Efes’te kazılar ve çalışmalar hala devam etmektedir. 2014 yılında Unesco tarafından Dünya Mirası listesine alınarak koruma altına alınmıştır ve 2019 yılında yaklaşık 2 milyon yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilmiştir. Kazılardan çıkartılanların çoğu Efes Müzesi’nde sergilenmektedir.

Efes Şehri’nin Hristiyanlığı Kabulü

Hristiyanlığın ilk yedi kilisesinden biri de Efes’tedir. Yeni Ahit’te de birkaç kez bahsedilmekte olup Milattan sonra 60 yılları civarında burada yazılan İncil’in Aziz Pavlus’un Efes Hristiyanlarına bir mektubu olduğu doğruluğu hala tartışmalı olsa da bazı bilim adamları tarafından kabul görmüştür.

Hristiyan dinine katılmasına ilk etapta paganlar tüm güçleriyle karşı çıkmaya çalışmışlardır. Özellikle Demetrius Hristiyanlığın şehrin ruhuna ve ticaretine zarar verebileceği düşüncesiyle Hristiyanlığa karşı çıkarak bir ayaklanma planlamıştır. Tarihsel kanıtlara baktığımızda bu ayaklanmanın Aziz Pavlus ve öğrencilerine yönelik olduğunu görmekteyiz. Bu azımsanmayacak kadar insanı içeren isyana rağmen dönemin yetkilileri Aziz Pavlus ve öğrencilerini koruyarak şehrin resmi dini olarak Hristiyanlığı ilan ettiler.

Aynı zamanda İsa’nın annesi Meryem’in son yıllarını Aziz John ile Efes’te geçirdiği düşünülmektedir. Meryem Kilisesi (Çifte Kiliseler) ve Meryem Ana’nın evi bugün hala Hristiyan dünyası için önemini korumaktadır. Aynı zamanda Hristiyanlık için önemli olan John Bazilikası da bulunmaktadır.

Efes Şehri’nin Düşüşü

Milattan sonra 262 yılında Gotlar tarafından istila edildi ve şehrin büyük bir kısmı tahribe uğradı. Şehir yenilense de devamında gelen Hristiyanlık akımıyla birlikte düzeltilemez bir şekilde başta ekonomik olmak üzere sanat ve bilim alanında da düşüşe geçti. Hıristiyanlığın kabulüyle birlikte şehirdeki kültürel ve sanatsal uğraşlarda bir düşüş yaşandı. Tüm tapınaklar kapatıldı ve kadınlar bu dönemde ikinci sınıf vatandaş statüsüne indirildi. Artemis Tapınağında ibadetin yasaklanmasıyla birlikte tapınağın taşları ve malzemeleri kiliselerin yapımı için kullanıldı, tapınağın bir kısmı da yıkıldı.

Özellikle Bizans döneminde gözden düşen Efes’in sorunlarına bir çözüm bulunması için Doğu Roma İmparatorluğu hiçbir şey yapmadı, Büyük Konstantin şehri kaderine terk etti. Milattan sonra 6. Yüzyıl ile 7. Yüzyıllarda yaşanan depremlerin sonucunda beraberinde gelen Arap istilalarıyla da birlikte şehrin sakinlerinin bir kısmı burayı terk etti.

Efes Antik Kenti Tarihi Yapıları

Arkadiana, Liman Caddesi

  • Mimari yapısı

Liman Caddesi olarak da bilinen Arkadiana, Odeon ile Antik Limanı birbirine bağlamakta olup aynı zamanda da Efes’in en uzun caddesi olma özelliğine sahiptir. Zamanında Kralların karşılandığı ve dini törenlerin düzenlendiği Liman Caddesi’nin her iki yanında görkemli sütunlar bulunmaktadır.

11 metre genişliği 250 metre uzunluğu bulunan Arkadiana’nın altında yapılan kazı çalışmalarının sonucunda limana kadar uzanan bir kanalizasyon sistemi ortaya çıkartılmıştır.

  • İsminin kökeni

Liman Caddesi her ne kadar Helenistik dönemde (Yunan Uygarlığının egemen olduğu dönem, Milattan önce 323 ila Milattan önce 30 yılları arası) yapılmış olsa da Doğu Roma (Bizans) İmparatoru Arkadianus’u (Milattan sonra 383 ila 408 yılları arası hüküm sürdü) onurlandırmak amacıyla Arkadiana ismini almıştır.

Adıyla anıldığı gibi aynı zamanda Kral yolu ismi ile de anılmaktadır. Bunun sebebi Efes’in döneminin önemli liman kentlerinden biri olması ve kıyaya yanaşan gemilerden indirilen altınların, değerli eşyaların ve malların bu cadde üzerinden taşınarak şehre ulaşmasıdır.

  • Kullanılış amacı

Liman Caddesi limana görkemli bir kapıyla açılmaktadır. Yapılan Arkeolojik araştırmaların sonucunda Arkadiana ve limana açılan kapısında önemli gösterilerin ve dini törenlerin düzenlendiği kanıtlanmıştır.

  • Meryem Kilisesi

Arkadiana’nın yani Liman Caddesinin kuzeyinde bulunan Meryem Kilisesi Hristiyanlık dünyasının ilk yedi kilisesinden biridir. Bu sebeple bu kilisenin Hristiyanlık için oldukça özel ve önemli bir anlamı vardır.

Hristiyanlık için bu kilisenin başka bir önemi de 431 yılında Efes’te yer alan Meryem Kilisesi’nde toplanan Ekümenik Konsülü sonucunda Katolik mezhebinin doğmasıdır.

Prytaneion, Efes Belediye Sarayı

  • İsminin Kökeni

Salonları Tanrı ve İmparatorların heykelleriyle donatılmış Efes Belediye Sarayı kent yönetimine ilişkin diplomatik ilişkilerin yürütüldüğü bir yer olmasından dolayı oldukça önemli bir konuma sahipti. Prytaneion ismi Prytan olarak adlandırılan Belediye Başkanlarından gelmektedir.

  • Dini Açıdan Önemi

Artemis tapınağından sonra Efes’in en kutsal yerinin Prytaneion olduğu düşünülmektedir. Belediye Sarayı’nın içinde yer alan çok sayıda Tanrı ve İmparator heykelleri bu mekanın kutsal sayılmasının en büyük nedenleridir. Belediye Sarayı’nın kazılarında ortaya çıkıp günümüzde Efes Müzesi’nde sergilenen ve çıkartılan en değerli eserlerden sayılan Artemis (Yunan Tanrıçası) heykellerine sahiptir.

Şehrin koruyucu Tanrısı Sonsuz Ateşin Tanrıçası Hestia’dır. Bu sebeple Prytaneion’un sağ tarafında bir Tanrıça Hestia sunağı yer alırdı ve bu sunağın içerisinde dönem halkı tarafından kutsal kabul edilen bir ateş yanardı. Bu sunakta yanan ateşin Kentin ölümsüzlüğünü ve bağımsızlığını temsil ettiğine inanan halk, bu ateşin sönmesinin uğursuzluk getireceğini düşünürler. Bu sebeple Prytan’ın yani Belediye Başkanının en önemli görevi bu kutsal ve şehrin istikbalini koruyan ateşin sönmemesini sağlamaktı.

  • Belediye Sarayı’nda yer alan heykellerin gömülmesi

Efes Belediye Sarayında yer alan heykellerin gömülmesinin en büyük nedeni halkın Hristiyanlığı kabulüyle birlikte heykellerin hamam gibi başka yapıların inşasında kullanılmamasıdır. Yapılan araştırmalar sonucunda bu heykelleri dönemin işçilerinin olduğu bilgisine ulaşılmıştır. Prytaneion’da yer alan tarihi olarak değer biçilemeyecek kadar önemli olan bu heykeller ilk olarak 1957 yılında gerçekleştirilen kazılarda gün yüzüne çıkartılmıştır.

Kuretler Caddesi

  • Mimari yapısı ve isminin kökeni

210 metre uzunluğundaki cadde, ana caddelerden biri olup Herakles Kapısı’ndan Celsus Kütüphanesi’ne kadar uzanmaktadır. İsmini şehrinin idaresinde önemli görevlerde yer alan ve her yıl değişen altı üyeye sahip bir rahip sınıfı olan Kuretler Birliğinin geçtiği yol olmasından almıştır.

Döneminde, Kuretler Caddesi’nin her iki yanında tabanları mozaikli sütunlar yer almakta olup bu sütunların gerisinde ise tapınaklar, dükkanlar, lokantalar, tavernalar, aktarlar ve çeşmeler ile bu yerlerin önlerine yerleştirilen heykellerle anıtlar bulunmaktadır. Bu sebeple de Kuretler Caddesi Kentin en işlek ve işlevsel caddelerinden birisidir. Yapılan araştırmalar sonucunda Efes’in pek çok yapısının bu caddeye doğru uzandığı ortaya çıkarılmıştır.

Kuretler caddesi hafif bir yokuşa sahip olup Bülbüldağ ve Panayır Dağı arasında varlığını devam ettirmektedir. Caddenin dağlara doğru çıkması ve şu ana kadar keşfedilmiş şehrin de ötesine gitmesinden dolayı Arkeologlar tepelerde henüz keşfedilmemiş yerleşim yerlerinin bulunduğunu düşünmektedirler.

  • Kullanılış Amacı

Kuretler Caddesi ana caddelerden biri olma özelliği dışında aynı zamanda Artemis (Yunan Tanrıçası) Kutsal Yolu’nun da bir parçasıdır. Cadde, Tanrıça Artemis adına yapılan törenlerde kortej yolu olarak kullanılmıştır.

Şu anda Efes Müzesi’nde sergilenen ve Kuretler Caddesi’nden çıkartılmış pek çok tarihi eser bulunmaktadır. Bunların başında ise Konsül Stephanos heykeli gelmektedir.

Büyük Tiyatro

  • Yapımı

Helenistik dönemde inşa edilen öncül bir yapıya (Tahmini olarak Milattan önce 3 ila 1. Yüzyıl) sahip olduğu düşünülen Büyük Tiyatro günümüze kalıntılarının ulaştığı son halinin yapımına İmparator Claudius (Milattan sonra 41 ila 54 yılları arasında yaşayan Roma İmparatoru) tarafından başlanmış ve Milattan sonra 117’de tamamlanmıştır. Roma döneminde İmparator Claudius tarafından yaptırılan ana yapı İmparator Domitianus (Milattan sonra 81 ila 96 arasında yapılan çalışmalar) ile İmparator Trajanus (Milattan sonra 98 ila 117 arasında yapılan çalışmalar) tarafından yaptırılan yenilemeler sonucunda Milattan sonra 117 yılında son halini almıştır. Kapsamlı bir yenilemeden geçip kalıntılardaki haline ulaşan Büyük Tiyatro ilk önce iki katlı son olarak da üç kattan oluşan gösterişli bir cepheye kavuşmuştur.

  • Kullanılış Amacı

Yapı yalnızca tiyatro gösterileri için kullanılmamış olup şehir için büyük önem taşıyan toplantılara da ev sahipliği yaptığı gibi İmparatorluk çağının ilerleyen dönemlerinde Gladyatör Arenası olarak da kullanılmıştır. Son olarak ise Milattan sonra 7. Yüzyılda Bizans sur duvarlarına bağlanmıştır.

Yapılan araştırmalar Bağ bozumu şenlikleri sırasında Yuna Şarap Tanrısı Dionysos’u onurlandırmak adına Büyük Tiyatro’da çeşitli oyunların sergilendiğini kanıtlamıştır. Tarihte ve hala kullanılmakta olan tiyatronun simgesi olan gülen ve ağlayan yüz maskelerinin Büyük Tiyatro’da ilk olarak kullanılmaya başlandığı bilinmektedir. Büyük Tiyatro’da aynı zamanda Milattan sonra 503’te gelen Aziz Pavlus Hristiyanlığı yaymak adına vaazlar verilmiştir.

Mermer Cadde

Büyük Tiyatro ile Celsus Kütüphanesi arasındaki ulaşım Efes Kenti’nde Mermer Cadde ile sağlanmıştır. Araba (Hayvan veya insan gücüyle çekilen) yolu olarak kullanılan bu caddenin kenarında günümüzde kaldırımlar bulunmaktadır.

Mermer Caddenin tarihi açıdan önemi ise caddenin üzerinde bulunan, bir kadın ayağı kazınmış mermerdir. Üzerinde ayak bulunan bu mermerin dünyadaki ilk reklam panosu olduğu düşülmekte ve yakınlarında bulunan Aşk Evi’ni işaret etmektedir.

Aşk Evi

  • Mimari yapısı ve yapımı

Özellikle Efes’e gelen denizcilerin uğrak mekanlarından biri olan Aşk Evi, Kuretler Caddesi ile Mermer Cadde’nin kesiştiği noktada yer almakta olup aynı zamanda gizli geçitlerle Celsus Kütüphanesine ve Skolastika Hamamına bağlanmaktadır.

Milattan sonra 1. Yüzyılda İmparator Trajanus döneminde inşa edilen evin mozaiklerinde yılın dört mevsiminin tasvirleri yer almaktadır. Arka tarafında yer alan tuvaletler ve Skolastika Hamamı ile ortak bir yapı oluşturmakta olan Aşk evinin iki katı bulunmaktadır.

Arkeologlar üst kattaki odaların kızlara, alt kattaki odaların ise konuklara ait olduğunu düşünmekteler. Baş salonunda mozaik döşeli bir yemek odası (tablinium) bulunan Aşk Evi Aphrodite’e (Yunan Aşk Tanrıçası) adanmış olup salonunda ve girişinde birer adet Aphrodite heykeli bulunmaktadır. Girişteki heykelin önünde konuklar yapılan kısa bir ritüelin ardından içeriye alınmışlardır.

  • Aşk Evi’nin gizli geçitleri

Aşk evi kadar ulaşımı sağlayan gizli geçitler de tarihi açıdan ünlü ve önemlidir. Zengin halkı Aşk Evi’ne Mermer Cadde’nin altındaki bir geçitten ulaşırken evli olanlar ise Celsus Kütüphanesi ile Skolastika Hamamı’nda yer alan gizli geçitleri kullanmıştır.

  • Tarihi önemi

Mermer Cadde’de yer alan Aşk Evi’nin reklamı tarihi açıdan oldukça önemlidir. Mermer Cadde’nin kenarında yer alan bir mermere kazınan kadın ve kadın ayağı figürünün yanında bulunan kalp yüz metre ileride bulunan Aşk Evi’nin yolunu göstermekte olup aynı zamanda Dünya tarihinde yapılan ilk Aşk Evi reklamı özelliğini taşımaktadır.

Skolastika Hamamı

  • Konumu ve yapımı

Panayır Dağı’nın güneybatı eteğinde bulunup girişi Kuretler Caddesi’nden sağlanan üç katlı bir yapıdır.

Milattan sonra 1. Yüzyılın ikinci yarısında veya 2. Yüzyılın başlarında inşa edilen hamam, Milattan sonra 400 yılları civarında Skolastika isimli Hristiyan bir kadın tarafından geniş çaplı bir restoreden geçirilmiştir. Yapılan araştırmalar sonucunda hamamın restorasyonun Efes Belediye Sarayı’ndan elde edilen malzemelerle gerçekleştirildiği ve Tanrı heykellerinin bu restorasyon sırasında işçiler tarafından kullanılmaması adına gömüldüğü bilinmektedir.

  • Kullanımı ve amacı

Skolastika hamamının kullanımı açısından iki önemli özelliği bulunmaktadır. Bunlardan ilki sınıf ayrımıyla mücadele ve temizliğin temel bir ihtiyaç olarak kabul edilip herkesin kulllanması için yoksullardan ücret alınmamasıdır.

Hamamın diğer bir özelliği ise yapıldığı ve aktif olarak kullanıldığı döneme baktığımızda dönemine oranla ileri bir teknolojinin kullanılmasıdır. Bu hamam halk tarafından yalnızca temizlenmek için kullanılmamış zamanla sosyalleşme ve eğlenme mekanlarından biri haline gelmiştir.

Celsus Kütüphanesi

  • Yapımı ve Mimarisi

Buranın en iyi bilinen simgelerinden biri olan Celsus Kütüphanesi tahmini olarak Milattan sonra 135 yılları civarında Asya Konsülü Gaius Julius Aquila tarafından babası Tiberius Julius Celsus Polemaeanus onuruna yaptırılmıştır. Sadece içerisinde bulunan kitapların satım alımı için bile 25.000 altın bağışlandığı düşünülmektedir. Kütüphane, Mermer Cadde’nin doğuya kıvrıldığı köşede, Agora’nın güneyinde bulunan küçük bir alanda yer almaktadır.

Celsus Kütüphanesi’nin ön cephesi dönemin zenginliği gözler önüne serdiğini açıkça göstermektedir. Dış duvarı üzerinde dört kadın heykeli (Akıl, fazilet, bilgi ve anlayışı temsil etmekte olup şu anda bu heykeller Viyana Müzesinde sergilenmektedir) bulunan kütüphanenin aynı zamanda bir anıt mezar niteliğinde olduğu da bilinmektedir. Yapının Batı duvarının altında şu anda hala aynı yerinde mezarı olan oğlu Celsus bulunmaktadır. Burası da Celsus adına yaptırılmıştır, aynı zamanda Celsus’un bu kütüphanede bulunan heykeli şu anda İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

  • Tarihi önemi

Celsus Kütüphanesi Mısır’daki İskenderiye Kütüphanesi ve Anadolu’daki Bergama Kütüphanesinden sonra Klasik Dönem’de yer alan dünyanın en büyük üçüncü kütüphanesidir. Döneminde 14 bin civarı kitaba ev sahipliği ettiği düşünülen kütüphane ünlü kişilerin yetişmesinde sahip olduğu bilgi birikimiyle önemli rol oynar.

  • Yıkımı

Celsus Kütüphanesi’nin yalnızca çok sınırlı bir kısmı günümüze kadar ulaşmayı başarabilmiştir. Kuruluşunun ardında yalnızca 150 yıl hizmet verebilen kütüphane Milattan sonra 3. Yüzyılın ortalarında gerçekleşen Got yağmaları sırasında büyük hasar görmüştür. Şu anda yalnızca ön cephesi ayakta kalan kütüphanenin Orta Çağ’da meydana gelen büyük bir depremde ön cephesinde de yıkıntılar oluşmuştur.

Hadrian Tapınağı

Milattan sonra 2. Yüzyılda Roma İmparatoru Hadrianus’u onurlandırmak adına inşa edilen tapınağın girişinde kollarını iki yana açmış bir Medusa (Yunan Mitolojisinde çok güzel bir kadınken Tanrıça Athena tarafından saçları yılanlardan oluşan ve göz göze geldiği insanı taşa çeviren mitolojik bir yaratığa dönüştürüldü) heykeli bulunmaktadır. Şu anda tapınağın girişinde bulunan dört boş kaidede döneminde heykellerin bulunduğu düşünülmektedir. Tapınağın kapısının kirişinde kentin kuruluş efsanesini betimleyen kabartmalar yer almaktadır.

Odeon

Kent meclisinin toplantıları, tiyatro gösterileri ve yarışmalar Odeon adı verilen tiyatro biçimli 1400 kişilik bir alanda yapılırdı.

Domitian Tapınağı

Tapınak Odeon’dan Kuretler Caddesi’nin girişine uzanan yol üzerinde bulunmakta olup halk tarafından Roma İmparatoru Domitian’ın (Milattan sonra 81 ile 96 yılları arası) yaptığı yardımlara olan minnetlerinin gösterilmesi amacıyla inşa edilmiştir. Bu tapınak Efes’te adına tapınak yaptırılan ilk imparator olma özelliğine sahip olsa da Domitan’ın ölümünden sonra adının lanetlenmesi üzerine Flaviuslar Ailesine adanmıştır.

Hristiyanlığı kabulüyle birlikte tapınak binanın temel taşlarına kadar söküldüğü için günümüzde neredeyse tamamen yok olmuştur. Döneminde tapınakta yer alan Domitian heykeli ise Hristiyanlar tarafından tahrip edildiğinden günümüze heykelin yalnızca baş ve kol bölümleri ulaşmıştır.

Traianus Çeşmesi

Roma İmparatoru Traianus’un onuruna milattan sonra 2. Yüzyılda yaptırılan iki katlı çeşmenin ortasında imparatorun bir heykeli ve önünde de havuz bulunmaktaymış. Aynı zamanda imparatorun ayakları altında Roma’nın egemenlik gücünü vurgulayan dünyayı temsil eden bir küre yerleştirilmiş olsa da günümüz çeşmeye ait çok az bir kısım ulaşmayı başarabilmiştir. Çeşmeden günümüze ulaşanların bir kısmı British Museum’da sergilenirken bir kısmı ise Efes Müzesi’nde sergilenmektedir.

Herakles Kapısı

Kuretler Caddesinin alt kısmında bulunan bu anıtsal kapının her iki yanında Herakles (Herkül, Zeus’un yarı Tanrı oğlu, Yunan Mitolojisinde önemli bir yeri olan kahraman.) kabartmalarıyla süslenen sütunlar bulunmaktadır. Kapı oldukça dar olup Arkeologlar tarafından yapılan araştırmaların sonucunda Kuretler Caddesi’ne araba girişini engellemek amacıyla yapıldığı ortaya çıkartılmıştır.

Yamaç Evler

  • Mimari yapısı ve konumu

Bülbül Dağı’nın kuzey yamacında bulunan Yamaç Evleri özellikle Roma dönemi üst sınıfının yaşamı hakkında önemli bilgiler barındırmaktadır. Milattan sonra 1. Yüzyılın ikinci çeyreğinde yapılan ve 1962 yılında keşfedilen Yamaç Evler, tam merkezde bulunan 4 bin metrekarelik bir alana yayılmış halde bulunmaktadırlar.

Şaşırtıcı bir şekilde üst katları dahil olmak üzere yer döşemelerindeki işçiliklerine kadar günümüze çok büyük oranda korunarak ulaşmışlardır. Doğu ve batı tarafında yapılan yeni ek binalar çevrelenmiştir. Orijinal Yamaç evler 3 terasa yerleştirilen 6 tane bitişik evden oluşmaktadır. Evlerin kuzey yolunda Curetes Caddesi’ne açılan tabernalar (dükkanlar) bulunmaktadır ve yapılan araştırmalar sonucunda bu tabernaların dükkan veya bar olarak hizmet verdiği anlaşılmıştır.

Aynı zamanda Curetes Caddesi ile Tabernalar arasında bulunan tören yolunda geç Helenistik Döneme ve İmparatorluk Zamanına ait anıtsal eserler yer almıştır. İç mimari açısından tarihsel olarak büyük öneme sahiplerdir, freskleri ve dönemin oldukça ileri bir şekilde avlularında bulunan çeşmeler ve tuvaletleriyle buranın en gelişmiş alanlarından birini oluşturmaktadırlar.

  • Kullanımı ve amacı

Evlerin Roma Dönemindeki prestijli kesim tarafından kullanıldığı kanıtlanmıştır. Aynı zamanda belediyeye zenginler tarafından misafir ağırlama ve günlük işlerinde kullanılması adına tahsis edildiği de olmuştur.

Artemis Tapınağı

Eski Dünyanın 7 harikasından biri olan Artemis tapınağının yapılışı Milattan önce 560 ile 570 yılları arasına kadar uzanmaktadır. Milattan önce 356 yılında Herostratus adında biri tarafından yakılan tapınak daha sonrasında Efes Kenti’nin sakinleri tarafından daha büyük olacak şekilde yeniden inşa edilir. Arkeologlar yeniden inşa edilen Artemis tapınağının Atina’da bulunan Parthenon’dan dört kat daha büyük olduğunu düşünmektedirler. Tapınak daha sonra yeniden yıkıldı fakat inşa edilemedi. Günümüze kadar ulaşabilen kalıntıları ise şu anda British Museum’da bulunmaktadır.

Efes Antik Kenti Ziyaret Saatleri ve Giriş Ücretleri

Efes Antik Kente giriş için ödemeniz gereken ücret 100 TL’dir. Müzekart sahibi olanlar yılda 2 kere, Müzekart + sahibi olanlar ise istediği kadar bu antik kenti gezme olanağına sahiptir. Yaz döneminde antik kenti 08:00 – 19:00 saatleri arasında, kış döneminde 08:00 – 17:00 saatleri arasında ziyaret edebilirsiniz.

Efes Antik Kenti Nerede, Nasıl Gidilir ?

Özel aracınız ile İzmir üzerinden gidecekseniz Selçuk ilçesinin İzmir merkeze olan 70 km’lik mesafeyi kat etmeniz gerekecek. Eğer Aydın üzerinden bu antik kente gitmeyi tercih edenlerdenseniz Aydın’dan 61 km uzaklaşmanız gerekecek. Aracınızı otoparka park etmek için 10 TL ücret ödemeniz gerekecek, aracınızı otopark dışında bir yere park ederseniz uzun bir yolu yürümeniz gerekebilir. Otobüs ile antik kente ulaşmak isteyenler İzmir – Selçuk arası sefer düzenleyen otobüslerden birini tercih edebilirler. İster İzmir’den, ister Aydın’dan antik kente gidecekler 15 TL karşılığında otobüs bileti satın alabilirler. Ancak Aydın üzerinden antik kente otobüsle gidecek olanlar otobüs seferlerinin kısıtlı olduğunu unutmamalıdır. Bu nedenle yola çıkmadan önce mutlaka internetten sefer saatlerini kontrol etmeniz uzun süre beklemenize engel olacaktır.

YAZAR BİLGİSİ
Modanium Özel
Modanium özel yayınıdır - Doğada seçimi kadın yapar !
YORUMLAR

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yukarıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.